OKUMA SÜRESİ 03:57

Özgür Web Günleri 2012

Geçtiğimiz hafta düzenlenen (19-20 Ekim) Özgür Web Günleri 2012’de hayatımın ilk sunumunu yaptım! Evet, ilk sunum. Aslında daha önceleri Demoscene partilerinde pek çok kez sunum, açık oturum, panel vs gibi şeylere katılmış / yapmıştım ama…

İzleyici olarak katıldığım etkinliklerde genelde sunumları acımasızca eleştiren biriyim. Beni yakından tanıyanlar iyi bilir. Özellikle sunuma özensiz hazırlanmışsa çıldırırım izlerken.

Gördüm ki, seyirci koltuğundan atıp-tutmak çok kolay ve rahatmış. Stressiz, yayıla yayıla izlemek!

Etkinliğin ilk günü genelde hep Cuma gününe denk geliyor. Cuma - Cumartesi şeklinde organizasyon yapılıyor. İlk gün ferah fezah bir şekilde ilgilimi çeken sunumlara katıldım. İlk günden aklımda kalanlar sevgili Fehmi Can Sağlam’ın CoffeeScript JavaScript’e Derlenen Bir Programlama Dili adlı sunumu ve sevgili Fatih K. Akın’ın Backbone.js ile Uygulama Geliştirme sunumuydu.

İlk günün sonu yaklaştığımda birden içimde bir his belirdi…

Evet, yarın sabah saat 10:00’da senin sunum var vigooooooooo!

İşte o andan itibaren heyecan başladı… Yaklaşık 1 ay boyunca üzerinde çalışmış ve hazırlık yapmıştım sunumla ilgili olarak. Güzel bir konu seçtiğimi düşünüyorum:

Python ve Django’da Test ile Yürüyen Geliştirme

Pek çok uygulama geliştiricisi test yazarak geliştirme yapmıyor. Nereden mi biliyorum? Ben de uzun yıllardan beri bu işle uğraşmama rağmen ancak son bir yıldır konu üzerine ağırlık verebildim. Sonrasında da, en ufak bir iş yapacağım zaman hemen önce test’ini yazmakla başlıyorum işe.

İlk garipliğimi akşam yaptım. Hani sabah saat 10’da sunumum var ya, bunu Twitter üzerinden takip edenlere hatırlatma amacıyla bildireceğim ya… Tweet’i post ediyorum:



Dikkat ettiyseniz 10:30 yazmışım… Nasıl yani??? İnsan kendi sunucağı bir olayın saatini nasıl yanlış yazar? Bilemiyorum… İşin daha da acısı bunu ne zaman farkettim biliyormusunuz? Aslında ben değil, eşim farketti… Sunumu yapacağım salonda saat 09:55’de eşim dediki:

Sen saat’i yanlış duyurmuşsun? 10:30 yazmışsın?

Yani sunuma 5 dakika kala saatini yanlış duyurduğumu farkettim. O esnada salonda bir kişi vardı… İşte bu psikoloji içinde saatin 10:00 olmasını beklemeye başladım… Birden kapı açıldı ve içeri 5-10 kişi girdi. Meğer etkinliğin servis otobüsü kampüse yeni ulaşmış… Beş dakika daha bekleyip sunuma başladım…

Desteklemeye gelenler arasında canım kızım Ezel de vardı…

İşte o andan itibaren sanki biri geldi, beynimi / bildiklerimi söktü aldı… Karşımda bilgisayar, sağ yanımda iPad. iPad’e slide sırasını yazdım ve küçük notlar aldım. Sol yanıma da telefonu koydum, kronometresini çalıştırdım. 45 dakikaya sığdırmalıydım sunumu… Daha önce test ettiğimde tam 60 dakika oluyordu… Bir şekilde bunu bilerek ayarlama yapmam lazımdı…

Başladım, kendimi tanıttım vs derken sanki koşu bantında koşuyormuş gibi nefesimin yetmediğini hissettim. Anlatıyorum anlatıyorum ama nefesim yetmiyor… Bir an bulup hüüüüüüüüüüüüüüüüüp diye derince bir nefes almam gerekiyor. Hatta öyle oldu ki bir an durup izleyenlere de Nefesimi yetiştiremiyorum dedim.

Eşim de salonda ön sıradan hem izliyor hem fotoğraf çekiyor. Moral / destek veriyor. Zaten izleyenlerin belkide yarısını tanıyorum. Yani resmen biz-bize bir durum var… Bunca olumlu şeye rağmen inanılmaz bir panik yaşamaya başladım. Hatta bir an için kendimi suyun altında nefessiz kalmış gibi hissettim.

Sunumun videosu

Sunumum bittikten sonra Burak Dede tarafından yapılan Tornado Web Çatısı ile Gerçek Zamanlı Uygulamalar Geliştirme ye katıldım. Gayet güzel bir sunum oldu. 35 dakikada sürdü sunum. Sorulara zaman bile kaldı.

Daha sonra Django-CMS’in developer’ı Jonas Obrist uzun bir Introduction to Django sunumu sonuna Django Avrupa durumunu ilave etti. Bu sunumdan sonra yemek arası oldu. Yemek dönüşünde ben de eve döndüm.

Güzel iki gün geçirdim, yeni insanlarla tanıştım. Kendimce çeşitli dersler çıkarttım.